Depresyon sık görülen, ciddiye alınması gereken ve tedavisi mümkün olan bir duygu durum bozukluğudur. Depresyonu sadece üzüntü veya mutsuzluk diye tanımlamak yetersizdir. Duygusal, davranışsal ve bilişsel belirtileri bir arada ele almak gerekir çünkü depresyon nasıl hissettiğinizi, nasıl düşündüğünüzü ve nasıl davrandığınızı olumsuz etkileyen bir bozukluktur. Belirtilerin en az iki hafta görülmesi ve tanı almadan önceki hayatınızdan gözle görülebilir bir farklılık olması depresyon tanısı almak için şarttır. Hayatınızın herhangi bir zamanında depresyonla karşılaşabilirsiniz ancak genellikle ilk olarak 20li yaşlara yakın veya 20li yaşların ortalarına doğru görülmektedir. Çalışmalara bakıldığı zaman kadınların erkelerden daha fazla depresyon tanısı aldığı bilinmektedir. Birinci derece akrabalarda depresyon varsa, kalıtım yaklaşık %40 etkilidir.
DEPRESYON BELİRTİLERİ NELERDİR?
Duygu, düşünce ve davranışlarda görülen belirtileri sıralamak, depresyonu daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Duygu açısından bakıldığı zaman kişi mutsuz, umutsuz, yalnız ve aşırı suçlu hissedebilir. Değersizlik ve yorgunluk da duygusal belirtilerin arasındadır. Davranışsal belirtilere bakılınca öz bakım eksikliği (kendine veya yaşadığı çevreye özen göstermeme), günlük aktivitelere katılımda azalma, sosyal izolasyon, çok fazla veya çok az uyku, kilo kaybı ya da alımı belirgin depresif davranışlardandır. Son olarak, bilişsel belirtileri ele aldığımız zaman konsantre olamama, hayatın anlamını sorgulama, motivasyon eksikliği, problem çözmede zorlanma ve tekrarlayan ölüm ve intihar düşünceleri sık gözlemlenen belirtiler arasındadır.
NEDEN DEPRESYONA GİRERİZ?
Depresyonun nedenini sadece bir başlığa bağlamak sağlıklı olmaz. Birden fazla neden birbiri ile etkileşime girerek bu duygu durum bozukluğuna neden olmuş olabilir. Hadi gelin bu nedenlere birlikte göz atalım.
Biyokimya: Beyindeki belirli kimyasallardaki farklılıklar (serotonin düşüklüğü gibi), depresyon belirtilerine neden olabilir.
Genetik: İlk paragrafın sonlarında da dediğimiz gibi birinci derece yakınlarımızda depresyon varsa, bizde olan depresyonun yaklaşık yüzde 40 ını genetik açıklamaktadır. Bu oran tek yumurta ikizlerinde daha yüksektir. Tek yumurta ikizlerinden biri depresyona sahipse, diğerinin yaşamının bir döneminde hastalığa yakalanma olasılığı yüzde 70’tir.
Kişilik: Öz saygısı düşük, stresten kolayca etkilenebilen veya karamsar olan kişilerin depresyon yaşama olasılığı daha yüksek görülmektedir.
Çevresel faktörler: Şiddete, ihmale, istismara, travmaya veya yoksulluğa sürekli maruz kalma, bazı insanları depresyona karşı daha savunmasız hale getirebilir.
DEPRESYONUN TEDAVİSİ NASILDIR?
Depresyonu olan çoğu insan için hem ilaçlar hem psikoterapi önemli derecede etkilidir.
İlaç Tedavisi
Depresyon tedavisi sırasında kullanılacak ilaçlar, mutlaka doktor kontrolü ile belirlenmeli ve reçeteyle alınmalıdır. Bu ilaçlar arasında birçok antidepresan türü vardır. İlaç kullanan hastalar genellikle ilaçların yan etkilerinden dolayı kullanımı yarıda bırakabilmektedir. Ancak bazı ilaçların tam etki göstermesi ve vücudun alışırken gösterdiği yan etkilerin hafifletilmesi için birkaç hafta veya daha uzun süre geçmesi gerekir. Bu süreçte de sabretmek en önemli şeydir. Doktorunuzla konuşmadan antidepresan kullanımı bırakılmamalıdır veya doz arttırımı/azaltımı yapılmamalıdır.
Psikoterapi
Psikoterapi, depresif bireyin iç görü ve farkındalığını arttırarak daha olgun, bağımsız, huzurlu hale gelmesini sağlayan ve sorunlar karşısında baş etme becerisini arttıran bir tekniktir. Depresif birey terapi ile beraber çevresinde gelişen olayları daha gerçekçi algılamaya ve yorumlamaya başlayacaktır. Böylece kendisi ve dünyasıyla ilgili var olan olumsuz düşünce kalıplarını fark edip bunu yeniden inşa etmeye çalışacaktır. Kişi, terapi desteğini uzman ruh sağlığı çalışanları tarafından almalıdır. Araştırmalara göre bilişsel davranışçı terapinin depresyon tedavisinde olumlu sonuçları görülmektedir.
DEPRESYON TEDAVİSİNDE DESTEKLEYİCİ UYGULAMALAR
İlaç ve terapi desteği dışında bireyin iyileşme sürecini olumlu etkileyen bazı durumlar da vardır. Bu durumlara bakıldığında, ilaç kullanımını aksatmamak, düzenli uyku ve beslenme, spor faaliyetleri, sevilen aktivitelere zaman ayırmak, alkol ve uyuşturucu gibi maddelerden uzak durmak, sevdiğimiz insanlarla kaliteli zaman geçirmek önemli destekleyici uygulamalardandır.
PSİKOLOG SANİYE KARAOĞLAN